Schengen Bölgesi, Avrupa Birliği’nin en önemli entegrasyon projelerinden biri olarak, üye ülkeleri arasında sınır kontrollerini kaldırarak serbest dolaşımı kesin olarak mümkün kılıyor olması ve Türkiye’mizin bu bölgeye dahil edilmesi, hem ekonomik hem de sosyal açıdan önemli kazanımlar sağlaması artık hayal değil. Ancak, bu sürecin tamamlanabilmesi için Türkiye’nin çeşitli ivedi hukuksal reformları hayata geçirmesi ve Avrupa Birliği kriterlerinin belirlediği şartları acilen karşılaması gerekmektedir. Bu nokta da; vize serbestisi diyaloğu ve yol haritasının çizilmesi; Avrupa Birliği ve Türkiye aradında vize serbestisi sağlama amaçlı yeni bir yol haritası sunmasına bağlıdır. Türkiye ve Avrupa Birilği’nin beraberce kararlaştırmadı gereken kriterler yeniden güncellenerek gözden geçirilmelidir. Özellikle Schengen Bölgesi’ne iştirak etme adına ön koşullar asla Türkiye tarafında kabul edilmemelidir. Bunun yerine acil olarak hukuksal reformlar gerçekleştirmeliyiz.
Bilhassa; resmi belgelerin güvenliği dikkate alındığında Türkiye’nin biyometrik pasaport standartlarını yükseltmesi ve evrensel hukuk değerlerine yaraşan standartlarına uygun pasaportlar sunmamız gerekmektedir. Her şeyden önemlisi; göç ve sınır yönetimi etkili bir şekilde ele alınmalı ve sınır güvenliği mekanizması oluşturulması ve göçmenlerin Schengen ülkelerine düzensiz geçişlerini engellemek için işbirliği yapılması bu nokta da çok önemlidir. Kamu düzeni ve güvenlik insani değerlere yaraşır bir şekilde yeniden güncellendikçe; hususiyetle yolsuzlukla mücadele, organize suçlar ile hukuksal savaş ve terörle mücadele konularında etkili mekanizmalar hukusal reformalar ışığında acilen oluşturulmalıdır. Hukuksal yargı reformları devrimci bir şekilde yapıldıkça; Avrupa Birliği, Schengen Bölgesi’ne dahil olmak isteyen ülkelerden hukukun üstünlüğü ilkesini tam anlamıyla benimsemesi ilkesi gereği Türkiye’nin bu bağlamda insan haklarına dayanan iyileştirmeleri hukuksal alanlarda reformist bir ihtiyaç ile yapmalıdır.
Bağımsız yargı, bu işin olmazsa olmazı olup; yargı bağımsızlığının ve tarafsızlığının sağlanması, yargıya yönelik oladı siyasi baskıların minimize edilmesi çok mühimdir. Hukukun anafikri olan; temel hak ve özgürlüklerin tamamen özgür bırakılması, ifade hürriyeti, toplanma hakkı ve medya özgürlüğü gibi temel hakların kamu düzenine ve Türk örf adet ve Aile yapısına ters düşmeden güvence altına alınması gerçekten çok önemlidir. Yolsuzlukla mücadele kanununun acilen çıkarılması, kamu yönetiminde şeffaflığın ivedi bir şekilde artırılması ve yolsuzlukla mücadele mekanizmalarının genişletilip güçlendirilmesi bir an da ülkemizi muhassır medeniyetler seviyesine ulaştıracaktır. Düzensiz mültecilerin göç yönetimi ve geri kabul anlaşmaları Türkiye lehine yeniden gözden geçirilip güncellenmeli ve aşırılık aciken durdurulmalıdır. Avrupa Birliği, Türkiye’den Schengen Bölgesi’ne yönelik düzensiz göçü kontrol altına almasını göçmen başına oladı para ödemesi yaparak beklememeli Türkiye ile beraber ortak hareket edip problemi kaynağında demokratik olarak çözme projeleri yaratmalıdır.
* * *
Bu bağlamda; Türkiye için bir paçavra olan geri kabul anlaşması çerçevesinde düzensiz göçmenlerin iadesini daha etkin bir şekilde uygulaması beklemek yerine bu göç bataklığın kaynağında kurtulmasını insan haklarına dayanan uluslararası hukuksal düzenlemeler ile ele alınmalıdır. Göçmen ve mülteci politikaları geliştirilerek, uluslararası standartlara uygun bir sistem kurulması Avrupa Birliği ile Türkiye arasında bir hukuksal köprü oluşturulması ile mümkündür. Mevcut kolluk gücü ve sınır güvenliği kati suretle inssn haklarına dayanan bir hassasiyet ile hayata geçirilmelidir. Schengen Bölgesi’ne üye olabilmek için sınır güvenliği konusunda etkili bir altyapı hukuksal reformlar ışığında insani değerlere yaraşır bir şekilde acilen oluşturulmalıdır. Türkiye’nin özellikle sınır kontrol teknolojilerini modernize etmesi, uluslararası kolluk kuvvetleri ile daha sıkı işbirliği yapması, insan kaçakçılığı ve yasa dışı ticaretle mücadele politikalarını güçlendirmesi reformist bir anlayış ile hukuki yaptırımlar gerektirmektedir.
Hukuksal güncellemelerin yanısıra, ivedi olarak hayata geçirilmesi beklenen ekonomik ve sosyal reformlar; Avrupa Birliği’nin standartlarını karşılayabilmesi adına Türkiye’nin ekonomik ve sosyal alanlarda da iyileştirmeler yapılması vize serbestisini hızlandıracaktır. Her şeyden önce, istihdam politikalarının iyileştirilmesi yeniden düzenlenmesi işsizlik oranını düşürücek ve sosyal uyumu sağlamak için kapsamlı politikaların vücuda gelmesine vesile olacaktır. Milli ve mesleki eğitimlerin dünya standartlarına yükseltilmesi ve Avrupa Birliği insani kriterlerine uygun bir tedrisat sistemine evrilmesi kaçınılmazdır. Olmazsa olmazımız olan kadın Hakları ve Ccnsiyet eşitliği evrensel hukuk anlamında tam teşekküllü bir gereklilik halini almıştır. Özel olarak; kadınlarımızın ekonomik ve sosyal hayata daha fazla katılımını sağlayacak politikalar hayata geçirilmesi ülkemizi ekonomik mana da ilk 10 seviyesine insan hakları bağlamında yükselmesini sağlayacaktır. Tek yılmaz savaşımız olan siyasi reformlar ve demokratikleşme çabamız bu işin tek lokomotifidir. Türkiye’nin Schengen Bölgesi’ne katılabilmesi için demokratik değerleri ve Avrupa Birliği normlarını Anaysal anlamda kucaklamadına bağlıdır. Bu kapsamda yerel yönetimlerin kesin olarak güçlendirilmesi, demokratik süreçlerin daha şeffaf ve katılımcı hale getirilmesi insani anlamda tam bir gerekliliktir. Özellikle siyasi istikrarın sağlanması, demokratik seçimlerin güvence altına alınması ve siyasi partiler arasında diyalog ortamının kesin olarak oluşturulması çok mühimdir.
Bu keskin çizgide netice olarak; Avrupa Birliği ile Türkiyemiz arasında kurabilecek işbirliği ve iletişim köprüsü hayati önem taşımaktadır. Türkiye’nin Schengen Bölgesi’ne dahil olma sürecinde AB ile ilişkilerini güçlendirmesi kritik öneme sahip olup bu süreçte Avrupa Birliği ülkeleri ile ortak hukuksal, siyasal ve de ekonomik projeler geliştirilmesi çok yerinde olacaktır. Bu hukuksal reform süreçlerinde gösterilmesi gerekem şeffaflığın sağlanması ve Avrupa Birliği ile daha sıkı bir iletişim kurulması medeni iki toplumu birbirine kavuşturacaktır. Türkiye’nin Schengen kriterlerini karşıladığını uluslararası alanda etkili bir şekilde ifade etmesi ülkemize olan turist akınını da arttıracak ve bacasız fabrikamız olan Türk Turizminin reklamını yaparak ivmeyi maksimum seviyeye çıkartacaktır. Türkiye’nin Schengen Bölgesi serbest dolaşım hakkını kazanması, hem Avrupa Birliği ile ilişkilerin modern manada derinleşmesini hem de Türk vatandaşlarının Avrupa ile daha entegre bir çağdaş yaşam sürmesine olanak sağlayacaktır. Bu hedefe ulaşmak asla uzun soluklu bir reform sürecini gerektirmemektedir, Türkiyemiz gerek teknolojik gerekse insani anlamda bu reformları hıxla hayata geçirebilecek altyapıya haizdir. Türkiye’nin hem iç hukukunu hem de idari yapısını Avrupa Birliği normlarına uygun hale getirmesi ve Avrupa ile yapıcı bir reformist diyalog geliştirmesi, asla hayal değildir. Hukuksal reformların hızlı bir kararlılıkla uygulanması, Türkiye’nin Schengen Bölgesi’ne dahil olma yolunda önemli bir ivme kazandırarak Avrupa Birliği’ne tam üyelik kapısını aralamayacak tam olarak açılmasını sağlayacaktır.
“ VİZE SERBESTİSİ SONRASINDA, AVRUPA BİRLİĞİ’NE TAM ÜYELİK KAPISI; TÜRK İNSANINA, ARDINA KADAR AÇILACAKTIR!.. “
16.01.2025
Av. Mehmet Erol ULUTAŞ
İstanbul Barosu
1 No.lu Baro Üyesi