Son yıllarda, Türkiye ekonomisi fırtınalı sulara tutunmuş bir gemi gibi dalgalanıyor. Küresel ekonomik dalgalanmalar, iç politikalar ve dış şoklar, ülkenin ekonomik istikrarını sarsan bir dizi sorun yaratıyor. Enflasyonun tırmanışı, işsizliğin yüksekliği, dış ticaret açığının büyümesi ve kamu borcunun yükselişi, Türkiye’nin geleceğini belirsizliğe gömüyor.
Enflasyonun Yükselen Korkusu:2024 yılında da çift haneli enflasyon, Türk halkının alım gücünü ciddi şekilde düşürdü. Gıda, enerji ve konut fiyatları başta olmak üzere temel ihtiyaç maddelerinde yaşanan fiyat artışları, özellikle düşük gelirli kesimleri etkiledi. Enflasyonun bu denli yüksek olması, tüketici güvenini zedeledi, yatırımları baltaladı ve ekonomik büyümeyi frenledi.
İşsizlik Bulutu: Türkiye ekonomisindeki diğer önemli sorun ise işsizlik. Genç nüfusun yüksek olduğu ülkemizde, işsizlik oranı özellikle gençler, kadınlar ve düşük eğitimliler arasında yüksek seyrediyor. İşsizlik, gelir eşitsizliğini artırıyor, toplumsal huzursuzluğu tetikliyor ve ekonomik büyüme potansiyelini kısıtlıyor.
Dış Ticaret Açıklının Büyüyerek Devam Eden Tehlikesi:Türkiye’nin dış ticaret açığı, son yıllarda giderek büyüyor. Bu durum, ülkenin enerji, ham madde ve ara mal gibi ithalatına bağlılığının yüksek olmasından kaynaklanıyor. Dış ticaret açığı, Türk lirasının değer kaybetmesine, dış borcun artmasına ve ekonomik kırılganlığı artırmasına neden oluyor.
Kamu Borcunun Yükselişi:Kamu borcunun hızla artması ise Türkiye ekonomisindeki bir diğer endişe verici gelişme. Hükümetin yüksek harcamaları ve düşük gelirler, kamu borcunun yükselmesine yol açıyor. Bu durum, ülkenin finansal istikrarını tehdit ediyor ve gelecekteki ekonomik büyümeyi baltalayabilir.
Bu sorunların üstesinden gelmek için, hükümetin acil ve etkili adımlar atması gerekiyor.
Enflasyon:Para politikalarını sıkılaştırarak, faiz oranlarını artırarak, enflasyon beklentilerini kontrol altına alma ve para arzını dengeleme.
Işsizlik:yeni iş yaratacak yatırımları teşvik etmek, eğitime ve istihdama yönelik politikalarla iş arayanların beceri ve yeteneklerini artırmak, girişimciliği desteklemek gibi çözümler öne çıkıyor.
Dış Ticaret Açıği:İhracatı teşvik eden politikalar (örneğin, rekabet gücünü artırmak için işletmeleri desteklemek, dış piyasalara açılmayı kolaylaştırmak) ve ithalatın kontrol altına alınması gerekiyor.
Kamu Borcu:Vergi gelirlerini artırmak, kamu harcamalarını kontrol altına almak, kamu kurumlarının verimliliğini artırmak gibi önlemler almak şart.
Türkiye ekonomisi, zorlu bir dönemden geçiyor. Ancak, uygulanacak doğru politikalar ve yapısal reformlarla, ülke bu zorluklardan sıyrılabilir. Bu süreçte, hükümetin, halkın ve iş dünyasının birlikte hareket etmesi, şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkelerine bağlı kalması büyük önem taşıyor. Aksi takdirde, Türkiye ekonomisi, daha büyük bir fırtınaya yakalanma tehlikesiyle karşı karşıya kalacak.
Türkiye ekonomisinin içinde bulunduğu çalkantılı suları ve gelecek için atılması gereken adımları daha iyi anlamanız gerekmektedir.
Gelecek Türkiye’nin bu zorluklara karşı nasıl mücadele edeceği, alınacak kararların ve uygulanacak politikaların kalitesine bağlı olacak
Sözün özü ; Türkiye ekonomisi güçlü bir potansiyele sahip. Ancak bu potansiyeli ortaya çıkarmak için, kalıcı çözümler ve yapısal reformlar şart.
Bu zorlukların üstesinden gelmek, hepimizin sorumluluğunda. Birlik ve beraberlik içinde çalışarak, Türkiye’yi daha güçlü ve daha refah dolu bir geleceğe taşıyabiliriz.
Sevgilerimle
Sibel Arslan
Ekonomist /Mali Analist
Sibel Arslan / AVRUPAPRESS
News
