Sevgi, Huzur ve Değerli Anılar
Hayat, gerçekten de kaç dakika nefes aldığımızla ölçülmez. O anlarda ne kadar derin, ne kadar anlamlı hissettiğimizle şekillenir. Zaman, hızla geçerken, geriye dönüp baktığımızda aklımızda kalanlar, belki de sadece birkaç özel anıdır. Bu anılar, bizi biz yapan, kalbimizi ısıtan, ruhumuzu besleyen anlar olur. Düşünüyorum da, geriye dönüp bakınca hayatımın en kıymetli anları, o özel ve sessiz anlar, sorulara verilen sabırlı cevaplar ve sevgiyle dolu büyüme süreci oldu. Her anı değerli kılmak, kaybolan şeylerin yerine her zaman yenisinin geleceğini bilmek, sevgiyle dolu bir hayatın, sadece yaşamak değil, gönülden yaşamak olduğunu fark etmek… Büyükbabamın öğrettiği bu değerler, bugün beni ben yapan her şeyin temeli oldu.
Benim için en değerli anılar, çocukluk dönemimde büyükbabamla geçirdiğim zamanlardan kalanlardır. O anlar, sadece birer anıdan çok daha fazlasıdır. Büyükbabamın bana anlattığı hikayeler, sabahları yanına gidip birlikte kahvaltı yaptığımız zamanlar, doğa yürüyüşlerine çıkıp birlikte sessizce ormanın seslerini dinlediğimiz o huzurlu dakikalar… Bunlar, zamanla hafızama kazınan, hiç silinmeyecek hatıralardır. Büyükbabamın bana öğrettikleri, yalnızca yaşam hakkında değil, aynı zamanda insan olmanın değerine dair çok şeydi.
Çocukken, merak ettiğim her şeyin cevabını sabırla veren, bazen de sadece yanında sessizce oturup o huzur dolu varlığıyla bana güç veren büyükbabam, hayatımda çok özel bir yer tutuyor. Onunla geçirdiğim zamanlar, kelimelerle anlatılabilecek kadar basit değildi. Her sorumu, en ince detayına kadar sabırla yanıtlar, her cevabında bana sadece bilgi değil, aynı zamanda hayatın anlamını da öğretti. Hiç bıkmadan, bir konu hakkında uzun uzun anlatır, bazen de sadece yanımda oturur, susardık. O suskunluk bile, onun varlığında bir anlam bulur, bir çeşit huzur verirken içimdeki sorulara yeni cevaplar aramamı sağlardı.
En çok hatırladığım anım, onun bana her zaman iki tane şey almasıydı. Bir şey kaybolduğunda ya da biri bozulduğunda üzülmemem için, aynı şeyi her zaman yedek alırdı. « Biri kaybolursa, üzülme, çünkü yeni bir şey var, » diyerek aslında hayatın zorlukları karşısında bir umut ışığı yakmıştı. O an, onun bana gösterdiği bu küçük ama derin düşünceliliği hatırladıkça, yalnızca eşya değil, hayatın kaybolan anlarına karşı da bir güvence gibi hissediyorum. Büyükbabam, bana her zaman kaybolan bir şeyin yerine geçecek bir başka güzel şeyin olacağını öğretmişti.
Zaman geçtikçe, büyükbabamın bana bıraktığı en değerli miraslardan biri de bu düşünce oldu: Bir şey kaybolsa da, geriye kalan her şeyle mutlu olabilirim. Hayat, gerçekten de uzun gibi dursa da, en çok hatırladığımız şey, küçük ama derin anılardır. Bu yüzden her anı değerli kılmak, en küçük şeyin bile farkına varmak önemlidir. Hayatta önemli olan, sadece nefes almak değil, o nefesi kesen anları yaşamak ve her anın değerini bilerek, ardında kalacak hatıralarla dolu bir yaşam sürmektir.
Bir de büyükbabamın bana verdiği o derin sevgi vardı. « Hayatta seni o kadar çok seviyorum ki, başkasının sevmesine gerek yok, » derdi. Onun sevgisi bana hep yetti. Sevgi aramadım, sevgi açlığına veya sevgi eksikliğine hiç düşmedim. O kadar güçlü bir sevgiyle büyüdüm ki, dünyada başka bir sevgiye ihtiyaç hissetmedim. Anadolu geleneğiyle, bir çocuğun karakterini kodlayarak büyütmek belki de en doğru yoldu. O kadar güzel ve doğru kodlamış ki, onun istediği gibi biri oldum. Ayakları üzerinde duran, kendi ayaklarıyla hayatını kuran, çalışan ve hayatla barışık bir insan oldum. Eminim ki, şimdi beni cennetten izliyor ve gurur duyuyordur. Onun sevgisiyle şekillenen ben, bugün kendi hayatımın sorumluluğunu almış bir birey olarak, onun bana bıraktığı mirası gururla taşıyorum.
Büyükbabamın sevgisiyle büyüyen ben, hayatın her anını değerli kılmayı öğrendim. Onun bana öğrettiği sevgi, sadece başkalarına değil, kendime de duyduğum sevgiyi pekiştirdi. Onun sıcak, güven dolu varlığı hala içimde yaşıyor, hayatıma yön veriyor. Ve ben, her geçen gün onun bana kazandırdığı o değerli mirası daha fazla hissediyorum.
Halime Önen / AVRUPAPRESS