Ülkeyi yönetmek tıpkı bir tezgahın başına geçerek malının değerini karşı tarafa iyice anlatıp, o insanı ikna edip malını pazarlayabilme şeklidir aslında. Kimi pazarlamacılar iş yeri sahipleri yanlarına ağzı iyi laf yapan ikna kabiliyeti yüksek meziyet sahibi insanlarla çalışmak için yoğun bir arayış içine girerler, bulduklarında ise bu tür insanları başkalarına kaptırmamak için o an sözleşme teklif ederek yüksek maaş vaadinde bulunarak onlara mümkün olduğunca uzun süreli sözleşme imzalatmak için uğraş verirler. İyi bakan bulmak ve onu partisinde tutmakta böyle bir şey. Bilgili kalifiyesi yüksek tecrübeli ve bakanlık yapabilecek beyinler bazen gözümüzün önünde olduğu halde göremeyiz. Ama onlar her zaman hayatımızın bir köşesinde varlardır. Önemli olan onları keşfetmek ve varlıklarını bilgilerini sözleriyle birleştirip onlara yetkiyi vermektir. Bir işporta tezgahın başında en az üç veya dört kişi vardır satan, bunlardan en uyanık olan sermayeye para yatırarak gelirinin giderini hesabını yapan olurken tıpkı bir lider gibi diğerleri yancıdırlar, yani malı pazarlayacak olan iletişimi sağlayan bakanlardır.
İşte bunlar sermaye sahibini kalkındıracak olanlarda o yancılardır. Bakanlarda öyledirler, söylemler ve icraatlarına yanı sıra kurdukları bağlantılarla liderlerinin yücelmesini sağlarlar. Para kazanıldıkça sermaye sahibine bir güven gelecektir, her şeyi tek başına yapan ve eren aklıyla idare ederek. Aslında işin büyümesine ve çevresinin genişlemesini sağlayan onun dahiyane fikirlerdir ve onun fikirlerini tartışmaya açarak korkmadan düşüncelerini söyleyen sorgulama kabiliyeti yüksek olan yancılardır. Ama her şeyi ben yaptım ben bilirim derseniz belli bir zaman sonra sizde fikirler tükendiğinde sizin korkutarak ben yapıyorum ve yapmaya devam edeceğim dediğiniz insanları sadece sindirmekle kalmazsınız, onların size yön gösterip doğru hareket etmenizi sağlayacak düşüncelerinden de uzak kalırsınız. Artık beraber yola çıktığınız arkadaşlarınız kendiniz için hiçbir şey ifade etmemektedir. Ali gider Hasan gelir diye düşündüğünüz müddetçe. Bolca parası vardır gelen ağam giden paşam düşüncesi onu şımartmış ve doğru düşünmesine engel oluyordur pazarcının. Halbuki yola çıkarken önemsiz gördüğü dostları vardı onlara danışarak yola
çıkmıştı onlardan destek istemiş, onlarda her zaman yanında olacaklarına dair sözler vermişlerdi, oda onlara ne pahasına olursa olsun onları hiçbir durumda yanından ayırmayacağını söylemişti, şimdi ne oldu da çevresindeki dostları birer birer kaçıp terk ediyorlardı. Çünkü vatandaş kendi gerçeğinden uzaklaşmış, artık egosu yüksek kendini herkesten üstün olduğunu düşünüyor bütün doğrular onun sözlerinin altında toplandığını düşünüyor oldu pazarcı. Zamanla onu pohpohlayanlarda artık uzaklaşmaya başladığında çevresinde sadece birkaç dalkavuk kalacak ve artık ne yapsa boşunaydı. Tıpkı freni boşalmış kamyon gibi aşağı doğru gidiyordu, giderken de önüne geleni bir sel felaketi gibi sürüklüyor olacak ve hem kendini hemde çevreyi tahrip etmeyi sürdürmüş olacak İşte ülkeyi yönetenler de şapkalarını önüne koymazlarsa gerçek amaçlarının farkına varmazlarsa, bu gaflet ve dalalet ayrıca ihanet içine girmiş olacaklar.
Davut Izol / AVRUPAPRESS
AVRUPA
10 décembre 2024AVRUPA
10 décembre 2024AVRUPA
10 décembre 2024AVRUPA
10 décembre 2024AVRUPA
10 décembre 2024AVRUPA
10 décembre 2024AVRUPA
10 décembre 2024