Sosyal medya yasası olarak bilinen dezenformasyon yasası yürürlülüğe girdi ve basın kanunu ile birtakım kamunlarda değişlikler meydana geldi.Kimine göre sansür gibi gelen bu düzenleme, kimine göre de olması gereken hatta geç bile kalınmış bir hareketti.
Bakın sevgili dostlarım, otoritersizlikten oluşan hiç bir yasa boşluğu, demokrasi ve özgürlük sayılmaz bilakis, başıboşluk olur.
Resmi gazetede yayımlanan son basın ve yayın yasasında kanunla esasa alınan yeni yasada ne bir medya kuruluşuna ne de sosyal medyadaki sayfa ağlarına herhangi bir sansür var. Bilakis, kalite var doğruluk ve dürüstlük var…
Bakınız, gelen yasa sadece sosyal medya üzerinden ve bazı internet haber ağlarında fütursuzca yayın yapanlara balans oldu. Aslında bu yasa medya ve basına tam olarak kaliteyi kazandırarak herkes doğru ve kaynaklı yayın yapmak zorunda olacak. Öteki türlü her kafadan ayrı bir ses, her ağızdan ayrı bir hakaret çığırtkanlığı oluşuyordu…
Yayımlanan kanun maddesinin hepsini tek tek, madde madde okudum. Ne herhangi bir sansür ne de özgürlüğü kısıtlayan bir madde gördüm. Yahu birazcık dürüst ve samimiyetten taraf olsaydınız bu yasaya zaten karşı gelmezdiniz. Bu kadar kirli yayınlardan hiç mi rahatsız olmadınız? Hiç mi kanınıza dokunan bir paylaşım veya haber okumadınız?
Biraz samimi ve gerçekçi olanlar, ne demek istediğimi anlıyorlardır. Tabi ki içi dışı fesat olanlar hariç, çünkü onların önüne ne koyarsanız koyun, hepsine bir mazeret bulurlar. Yalan haber ve sansasyonel paylaşım yaparak nefret söylemlerinden nemalananlar, elbette ki bu yasadan rahatsızlanarak sansür diyeceklerdir…
Bu yasayla artık böyle bir söylemde bulunamayacakları için buna sansür de derler özgürlük elden gidiyor naraları da atarlar. An itibariyle gelen düzenlemeyle artık kimse öyle kafasına göre yazıp çizemeyecek, çamur atamayacaktır. Yapanlar da ciddi cezalarla karşılığını alacaktır. Bu da demektir ki, ya dürüst ve ilkeli paylaşımlarla yayın yapacaksın ya da yaptığın yanlışın bedelini ödeyeceksindir…
Zira bu yasa ile halka ciddi ve düzgün haber kaynağı sağlanmış olacak. En önemlisi ise, internet habercilik yapan binlerce haber portalları ve çalışanları, basının bütün hak ve hukukundan istifade etmiş olacaklar. Zaten yıllardır bu yasayı bekliyorduk ki haklarımızdan istifade edelim. Keza bu istifade ile beraber, değerlerimize değer katılmış olundu. Bu çalışmada emeği geçen herkese bir basın mensubu olarak teşekkürü borç bilirim…
Bakınız, 1983 yılında bu meslek ile ilk tanıştığımda bu mesleğin ciddi anlamda bir saygınlığı ve dürüstlüğü vardı. Bu mesleği bize aşılayan değerli Babıali camiasının kıymetli üstatları o zaman bize hep derlerdi ki; « hem mesleğinizin aşığı olun, hemde ilkeli, tarafsız ve dürüst olun. Siz siz olun, kaleminizi kırın ama asla satmayın »
Onun için bu yazdıklarım kimilerin hoşuna gitmeyebilir ama ben doğru bildiğimden şaşmam vesselam…
Basın ve medya camiası, devlet ile millet arasında ciddi bir iletişim köprüsüdür.
Bu köprü çürük olunca doğru ve ilkeli iletişim nasıl sağlanacaktır? O zaman halk ile hükümet, millet ile devlet birbirinden nasıl haberdar olacak?
Bu yasanın bir sansür olduğunu düşünen ve ya karşı duranların bence uzaktan yakından hiçbir basın camiası ile alakası yoktur. Şayet olan da varsa, işte o zamanda onların iyi niyetinden şüphe edilir.
İla ahiri kelamımızın son hulasası olarak, Yüce Rabbim cümlemizi doğruluktan yana kılsın. Hakkı hak bilen kulların zümresinden eylesin. Selam ve dua ile huzur içinde kalın selametle…
“SAYGILARIMLA WESSSELAM”
Abdullah Taskin / AVRUPAPRESS