Bazen tek bir cümle her şeyi anlatır:
Erkek işi değil, eşitlik işi.
Bu kadar net. Bu kadar doğru. Bu kadar bizden.
Küçükken hepimiz duymuşuzdur:
« Bu kız işi. »
« Bu erkek işi. »
« Kadın yapamaz, ağır iş o. »
« Erkeğin işi canım, kadın ne anlar! »
O kadar çok tekrarlandı ki bu sözler, çoğumuz neredeyse doğruymuş gibi inandık bir zaman. Ama artık öyle değil. Artık o ezber bozuluyor. İyi ki de bozuluyor.
Bugün bir inşaat alanına bakıyorsun, kaskını takmış bir kadın mimar sahada ekip yönetiyor. Bir hastaneye gidiyorsun, başhekim bir kadın. Uçaktasın, kokpitte bir kadın pilot. Ağır sanayide kaynak yapan, vinç kullanan, traktör süren, maden ocağında çalışan, askerlik yapan, robotik kodlama öğreten… Kadın.
Ve bunların hiçbiri « şaşırtıcı » olmamalı artık.
Çünkü mesele erkek olmak değil,
Mesele güçlü olmak değil,
Mesele eşit fırsata sahip olmak.
Kadın isterse yapar değil,
Kadın zaten yapıyor.
Sorun, yaptığında bile « aa yaptı » dememizde. Çünkü hâlâ bazı alanlarda varlığını şaşırarak karşılıyoruz.
Kadınların iş gücüne katılımı, sadece bireysel başarıların değil, toplumsal dönüşümün de göstergesi.
Bu bir « kadın dayanışması » meselesi değil sadece; bu bir adalet meselesi.
Bu, kadınların « izin verildiği » için değil, hak ettikleri için yer aldığı bir dünya kurma meselesi.
O yüzden tekrar edelim:
Bu bir erkek işi değil.
Bu bir kadın işi de değil.
Bu, eşitlik işi.
Ve eşitlik; hepimize iyi gelecek.
Halime Önen / AVRUPAPRESS